Ukrayna taarruzu neden başarısız oldu?
Ukrayna ordusunun Haziran’da başlattığı büyük taarruz istenilen sonuçları elde edemedi. 3 ayı bulan yoğun çatışmaların ardından Rusların inşa ettiği savunma tahkimatlarına ancak geçtiğimiz hafta ulaşılabildi. Bu süre zarfında, Ukrayna ordusu NATO tarafından eğitilmiş birliklerde ciddi kayıplar yaşadı. Taarruz hareketlerini sınırlayacak sonbahar ve “çamur mevsimi” yaklaşırken ABD’li yetkililer hayal kırıklığı yaşadıklarını ifade ettiler. Peki, taarruzda ne ters gitti? Bu yaz yaşananlar savaşın gidişatı için bize neler söylüyor?
1- HAVA GÜCÜ
Taarruz için hazırlanan birlikler, NATO donanım ve doktrinleri doğrultusunda eğitim aldılar. Yani topçu ateşine ve çok sayıda zırhlı araca dayanan Sovyet yaklaşımından uzaklaşmaları gerekiyordu. Ancak Ukrayna, NATO doktrinlerinin en önemli noktası olan hava üstünlüğüne sahip değildi. ABD, Irak işgalinde eşsiz hava gücünü ortaya koyarak fark yaratmış, Irak’ı zorlanmadan devirmişti. Ukrayna’nın ise böyle bir lüksü yok. Hava araçlarının yüzde 50’si savaş başladıktan sonra imha edildi. Sürekli başlayacağı iddia edilen F-16 eğitimleri ise bir türlü başlayamadı. Eğitim programlarına onay verilmesi durumunda pilotların hazır olması 1.5 yılı bulabilir. Ukrayna, eğitime uygun 32 pilot çıkarabildi. ABD ise bunların sadece 8’inin gerekli İngilizce bilgisine sahip olduğunu söylüyor. Bu yüzden de ABD, Avrupa ülkelerinden F-16 verilmesini onaylıyor ama kendisi hala sıcak bakmıyor.
Böylece Ukrayna, böylesi bir taarruza hava desteği olmadan kalkıştı. NATO’nun en büyük avantajına sahip olmadan NATO stratejileri uygulamaya çalıştılar. Ancak ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley, böyle düşünmüyor. Milley, “Ukrayna’nın sorunu hava gücünün olmaması değil, mayınlar” diyor.
2- MAYIN, TOP, TAHKİMAT
Mayınlar, savaş alanlarının en gösterişsiz ama en korkutucu teçhizatlarının başında geliyor. Batılı kaynaklar, bir uzvunu kaybeden Ukraynalı askerlerin sayısının 20 bin ila 50 bini bulduğunu söyleyerek 1. Dünya Savaşı’ndaki sayılarla kıyaslıyor. Hem anti-personel mayınları hem de anti-tank mayınları korkunç kayıpların verilmesine yol açtı. Rusların sahip olduğu 1’e 10 olarak gösterilen topçu ateşi gücü ve Rusların aylardır inşa ettiği tahkimatlarla birleşince geçilmesi zor bir savunma hattı oluştu. Bu tahkimatlar, geniş mayın tarlaları, tank avcısı birliklerin mesken tuttuğu hendekler, zırhlı araçları yavaşlatması için yerleştirilen “ejder dişleri” ve çeşitli dikenli tellerden meydana geliyor. Bu tahkimatları temizlemek için Batı devletleri “mayın temizleyici” zırhlı araçlar bağışladılar. Ancak bu araçların yarısı henüz taarruzun ilk haftasında imha edildi. Aynı görevi görecek istihkâm birlikleri ise savaş alanına yaklaştığında top atışına maruz kalıp ağır kayıplar veriyor.
3- MİKTAR SORUNU
Ukrayna’ya verilen donanım miktarı belki de aşılamayan en büyük engeldi. Ruslar, kendi devasa envanterlerine güvenerek Ukrayna’yı yıpratma savaşına çektiler. Ukrayna’nın desteğini sağlayan NATO ise bu tür bir savaşa hazırlıklı değil. Bu nedenle bir kere de çıkarıp milyonlarca top mermisi ya da zırhlı araç temin edemiyor. Tam da bu sebepten aylarca sürecek yıpratma savaşına yetecek yoğunlukta mühimmat yetişemiyor. Ukrayna’ya 120 kadar leopard yerine 1500 tane verilebilseydi, Ukraynalı komutanlar taarruz boyunca daha rahat davranabilirlerdi.
4- UKRAYNA’NIN ACELESİ VAR
Cumhurbaşkanı Zelenski’nin en büyük çekincelerinden birisi 2024 ABD seçimleri. “Savaşı 1 günde bitiririm” diyen Trump’ın anketlerde önde çıkıyor olması Ukrayna’yı endişelendiriyor. Trump’ın dönmesi durumunda Ukrayna, istemediği bir durumda masaya oturmak zorunda kalabilir. Bu nedenle Kasım 2024’e kadar alabildiği toprağı geri almak istiyor. Yaz dönemi tam da bu sebepten ötürü çok önemliydi. Ukrayna, istediği gibi tahkimatların merkezi olan Tokmak’ı, sonra da Melitopol’ü alabilseydi gelecekte Batı’dan destek isterken eli daha kuvvetli olurdu. Dahası Kırım’ı kolayca tehdit altına alabilirdi.
5- KİMLİK SORUNU
Son olarak da Ukrayna’nın savaşma prensiplerinden bahsetmek gerekir. Taarruz için hazırlanan tugayların hepsi yeni kuruldu. Bu taarruz öncesi çatışma görmüş asker neredeyse hiç yoktu. Savaşın başından beri çarpışan deneyimli askerler genelde Azov tugayı ve Aydar taburu’na dahildi. 2014’ten beri çarpışan bu neo-nazi milis yapıları, taarruz alanından uzakta Bahmut çevresinde konuşlandılar. Taze güçler NATO eğitimleriyle adeta duvara toslarken, bu deneyimli askerler sahip oldukları sınırlı kaynaklarla Bahmut’ta ilerleme kaydetmeyi başardılar.
Bu da şu sorunu doğurdu; Ukrayna, Sovyetlerden kalma doktrinleriyle iyi bir performans veriyor. Hiç alışkın olmadığı ve düzgün uygulayabilmek için yeterli donanıma sahip olmadığı NATO doktrinleri ise şu an için başarısız oldu. Ancak onların alışkın olduğu Sovyet tipi savaş da çok fazla mühimmat istiyor. Ne Ukrayna’nın ne de Batı’nın bunu destekleyecek alt yapısı şu an için yok. Bu yüzden Ukrayna, karma bir ordu olarak topraklarını savunmaya devam etmek durumunda. Yine de ABD’li yetkililer, gelecek bahar için yeni bir taarruz planı oluşturmaya başladılar. Bu sefer başka stratejiler denenecek mi yoksa diplomasi çanları çalmaya mı başlayacak, izleyip göreceğiz.